Mütekellimin Belâgatı Konuşan kimsenin, maksadını fasih lafızlarla durumun gereğine uygun olarak ifade etme kabiliyeti ve melekesine denir. Râğıb el-İsfehânî mütekellimin belâgatı mevzuuna farklı bir yaklaşım getirerek, mütekellimin îrâd ettiği sözün hakikatte de doğru olmasını belâgat için şart koşmaktadır. Yani, yapmadığı veya yapamayacağı şeyleri söylememesidir. Bu konuda eksikliği varsa kişi belâgatta eksik olur. Bu yaklaşımına da وَقُلْ لَهُمْ فِي أَنْفُسِهِمْ قَوْلًا بَلِيغًا Onları derinden etkileyecek sözler söyle 68 ayetini delil getirir.
zaman konuşacağını ve sözünü ne zaman bitireceğini bilmesi, kurguladığı anlamların döküleceği kalıpları seçmesi ancak iyi seviyede bir zekâ ile gerçekleşebilir. Kısacası, sözün muhatabı etkilemesi, kastedilen anlamın daha belîğ olarak ilkâsı için belâgatın aşağıdaki temeller üzerine kurulu olması gerektiğini söyleyebiliriz:
a. Îrad edilecek lâfızların söz ve mûsikî açısından seçkin olması.
b. Bu lâfızların doğru ve güzel bir şekilde tertîb ve terkîbi.
c. Her muhatap için farklı ve uygun üslûbun seçilmesi.
d. Söze iyi bir başlangıçla başlanması ve güzel bir sonuçla bitirilmesi
e. Sözün asıl itibariyle doğru olması.
f. Sözü söyleyenin de bizzat söylediğine inanır ve bizzat yaşıyor olması.
g. Sözü söyleyenin zekâ seviyesinin iyi olması.